1 Mayıs 2013 Çarşamba

“İŞÇİLER, 1 MAYIS BAHANESİYLE TAKSİM’İ FETHEDECEK” İSTİHBARATI!!


1 Mayıs günü İstanbul, olağanüstü hale uyandı. “İşçiler, 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Günü kutlama bahanesiyle Taksim’i fethedecek!!” istihbaratı alınmış gibi bir atmosferi vardı, şehrin sokaklarında..

Harbiye’de oturduğum için 1 Mayıs öncesi Taksim’in polis barikatlarıyla çevrilmesini günbegün izledim.



1 Mayıs sabahıysa evimin sokağı dahil Taksim’e çıkan bütün yolların polis barikatlarıyla çevrildiğini gördüm. Bizans askerlerini aratmayan Türk polisi, kuşatma altındaki Taksim’in yanı sıra Taksim yakınlarına çıkan bütün sokakları da bir gecede barikatlarla donatmıştı.



Günler öncesinden ise; 1 Mayıs günü finüküler, metro, metrobüs hatta vapur seferlerinin bile yapılmayacağı açıklandı.

Tüm bu önlemler yetkilileri tatmin etmemiş olacak ki sürpriz bir kararla, Galata ve Unkapanı köprülerinin parçaları havaya kaldırarak araç ve yaya trafiğine kapatıldı.




Anadolu’dan Avrupa yakasına motorlarla geçmek isteyenlere bile izin vermedi, polis. Sahil güvenlik botlarıyla müdahale edildi.

SAVAŞ BALTALARI ÇEKİLDİ

Hükümet, valilik ve emniyet “savaş baltaları”nı hazırlamıştı. provokatörler de durur mu? “Biz Taksim’e gireceğiz” diye inat etti. İlk kıvılcım Beşiktaş’ta alev aldı, ardından ise Şişli ve Mecidiyeköy...



Yağmur gibi biber gazı yağdı, İstanbul sokaklarına. Lise öğrencisi bir genç kız evinin kapısını önünde polisin sıktığı biber gazıyla ağır yaralandı. Kırılan kaldırım taşları, provokatörlerin sapanlarına mermi oldu. Polis ve vatandaşlar yaraladı. Tabii ki evlerinde dinlenen ya da aileleriyle piknik yapan işçiler de nasibini aldı, bu savaştan. Gazdan, coptan, taştan...

Peki, kime oldu bu savaşın kazananı?? Polisin, gaz sıktığı insanlar ya da taşlanan polisler kimdi?? Komşuları, hemşerileri ya da en azından aynı otobüse bindikleri, her gün aynı geçim sıkıntısını çektikleri insanlar değil miydi??



Panzerleri, çevik kuvvetleri İstanbul sokaklarına yığan da o gençleri, polise karşı kışkırtan da aynı kişiler değil de kimdi??

2012’de Taksim’e giriş izni verildiği gibi bu yıl da verilse... “Ölü ya da diri Taksim’e gireceğiz” diye inat edilmese, olması gerektiği gibi, bayram havasında kutlansaydı “1 Mayıs” ne kaybedebilirdik ki!!

FATİH’İN TORUNLARI GEMİLERİ KARADAN YÜRÜTTÜ
Tüm bu önlemlere ve yaşanan çatışmalara rağmen küçük de olsa bir grup Taksim meydanına bir şekilde girmeyi başardı ve anıttın etrafında davul zurna eşliğinde halaylar çekerek kutladı, “1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Günü”nü...

Polis, asker, işçi, öğrenci, kadın, erkek, Kürt, Türk omuz omuza, savaşmadan çatışmadan kutlayabileceğimiz “1 Mayıs”lar görmek ümidiyle...