4 Şubat 2012 Cumartesi

YILDIZ OLMAK İSTEYEN BEŞ GENCİN HİKAYESİ: SÜPERNOVA



Murat Daltaban önderliğindeki Tiyatro Dot, yeni oyunları Beautiful Burnout / Süpernova ile G-Mall’da açtıkları yeni salonda tiyatroseverlerle buluşuyor.

Bryony Lavery'nin kaleme aldığı, yönetmenliğini Daltaban’ın yaptığı, Süpernova’nın kadrosunda; genç kızların yeni gözdesi Hakan Kurtaş, Cemil Büyükdöğerli, Tuğrul Türek, Pınar Töre, Emre Yetim, Ünal Silver ve Berrak Kuş yer alıyor.

Oyuncular, sahneyi ringe çeviren Süpernova için tam 1 buçuk yıl Veysel Karani Demircioğlu’ndan boks eğitimi aldı. Süpernova’nın dans ve koreografi çalışmaları ise 8 ay sürdü. Anlayacağınız uzun bir çalışmanın ürünü Süpernova.

İzleme fırsatı bulursanız siz de göreceksiniz, oyuncular aldıkları eğitimin hakkını sonuna kadar veriyor. Oyun boyunca antrenmanda olan oyuncularımız; ip atlıyor, şınav çekiyor, kavga ediyor, hayata ve birbirlerine küfürler yağdırıyor haliyle de ter içinde kalıyor. Özellikle dört erkek arasında eğitim alan kadın bir boksörü canlandıran ve saç tarzı, dövmeleri  ve küfürleriyle rolüyle bütünleşen Pınar Töre’nin performansı göz dolduruyor.

Süpernova; diğer yaşıtlarına ayak uyduramayan bir grup gencin kendini ispatlayabilmek verdikleri yıldız olma savaşını anlatıyor.

Beautiful Burnout / Süpernova, Şubat ayı boyunca her Çarşamba, Perşembe, Cuma ve Cumartesi  Maçka G-Mall’da sahnelenecek.

2 Şubat 2012 Perşembe

KEREM’İN SESİ DE FENA DEĞİLMİŞ HANİ!!!



Bilirsiniz, Efes Pilsen basketbol takımının adı Anadolu Efes olarak değiştirildi. Biraz bu değişiklikten taraftarlı haberdar etmek, biraz da onlara teşekkür etmek için bir klip hazırlandı.

Anadolu Efes’in oyun kurucusu Kerem Tunçeri, geçti mikrofon başına ve kendi sesiyle ‘Duman’ın ‘Senden Daha Güzel’ şarkısını söylemeye başladı. Davulda Cenk Akyol, gitarda Sasha Vujacic, Tarence Kinsey ve Sinan Güler…

Anadolu Efes kızları olmadan olur mu? Onlar da danslarıyla yer aldı, içimizi kıpır kıpır eden bu keyifli klipte.

Dinlerken, ‘Kerem mi gerçekten bu’ demekten kendini alamasan da başlıyorsun eşlik etmeye…

İŞTE ANADOLU EFES’İN TARAFTARA TEŞEKKÜRÜ….

CAM BİR KAFESE KAPATILMIŞ BEŞ SERİ KATİLİN HİKAYESİ….

Pragma; ‘Kuzey ve Güney’ dizisinin başarılı oyuncusu Buğra Gülsoy’un yazıp, yönettiği tüm bunlarla yetinmeyip bir de oyuncu kadrosunda yer aldığı çarpıcı bir tiyatro oyunu…

Gerçek cam bir kutunun içinde sahnelenen oyunda Gülsoy’a; Serhat Teoman, Mert Öner ve Emre Erkan eşlik ediyor.

Ted Bundy, Richard Ramirez, Andrei Chikatilo, Albert Fish ve Charles Manson birçoğumuzun adını duyduğu dünyaca ünlü beş seri katil…

Gürsoy, hikâyesinde bu beş acımasız katili deney için cam hücreye kapattı. Oyunda biri eğitimli, biri ölü, biri yamyam, biri iktidarsız, biri şeytana tapan beş katilin doğal halleri, çaresizlikleri ve sabırlarının taştıkları anlara tanıklık edeceksiniz.

Korku filmi tadındaki gerilim yüklü oyunu izlerken, kanınızın çekildiğini ve içinizin ürperdiğini hissedeceksiniz.

27 Mart’a kadar Garajistanbul’da sahnelenecek oyunda, +13 yaş sınırı olduğunu söylemeyi borç bilirim.

KARLAR DÜŞER DÜŞER MUTLU OLURUM AMA…

Sizi bilmem ama ben lahana gibi kat kat giyinip soğukta gezmeye bayılırım. Yağmuru çok severim karla da aram fena değildir.

Pazartesi sabahı pencerenin önünden geçerken gördüğüm manzara ya inanamadım. Pazar gecesi uyumadan önce hafif yağan karın ertesi gün tutacağını nerden bilebilirdim…

Karşısında duran bembeyaz tabloya bakarken insanın içi huzur doluyor…

Lahana tadında giyindim çıktım evden. Ayak bileklerime kadar kara gömüldüm, merdivenin son basamağında…

Pofur pofur ezdim, pofuduk beyaz bulutları, bol bol fotoğraf da çektim tabi, bunun için evden erken çıkmıştım.

Bu muhteşem doğa olayına veda edip servise bindim ve birçoğunuzun yaşadığı trafik girdabına ve iş yoğunluğuna ben de girdim.

Evde, camın önünde oturup sütlü Türk kahvemi höpürdetmeyi tercih ederdim ya neyse…

1 Şubat 2012 Çarşamba

KARA SEVDA, KARA SEVDA SENİ BİZDEN KİM AYIRABİLİR Kİ

Koca koca yüzükleri, upuzun saçları ile çocukluğumun kahramanlarındandı Barış Abi…

Bugün 1 Şubat yani Barış Abi’mizin ölüm yıldönümü. O öldüğünde ben 13 yaşındaydım o kadar üzülmüş ve ağlamıştım ki ailemden birini kaybetmiş gibi hissediyordum.

Sadece ben değil, bütün yaşıtlarım böyle hissetmiştir eminim. Çünkü Barış Manço ile büyüdük bizler.

İlk onula yurtdışına çıktım mesela ben, Japonlarla tanıştırdı beni/bizleri, 7’den 70’e herkesi ekrana bağlayan programı ile.

Barış Abi aramızdan ayrılalı tam 13 yıl oldu. Ama ben her aşık olduğum da

“…Kara sevda, kara sevda dedikleri daha ne olabilir ki
Kara sevda, kara sevda seni benden kim ayırabilir ki…” diye bağırmayı ihmal etmiyorum.

Ama Barış Abi’yi selam göndermek için bu güne en çok yakışacağını düşündüğüm şarkı, benim de çok sevdiğim, “Anlıyorsun değil mi” olacak….

“…Hava ayaz mı, ayaz
Ellerim ceplerimde, bir türkü tutturmuşum
Duyuyorsun değil mi…”

SEMPATİK BİR GÜLÜŞ EŞLİĞİNDE BUYURUN 1920’LERE…

Artist, son zamanlarda adından sıkça söz ettiren bir film… Hollywood’un sessiz filmlerden sesliye geçişin yaşandığı döneme ait yapımlar tadındaki Artist, bizi 2012’den 1920’lere keyifli bir yolculuğa çıkarıyor…

Müzikal, komedi türündeki film oldukça keyifli… 40 yaşlarında bir aktörün hazin hikayesini ele alan Artist’i kuşkusuz başrol oyuncularından Jean Dujardin sırtlıyor.

Kendine hayran, ünlü aktör George Valentin’i canlandıran Dujardin, gülüşü ve sempatik tavırlarıyla sizi adeta oturduğunuz koltuktan çekip alıyor ve filmin içinde kaybolmanızı sağlıyor.

Başarılı performansı ile göz dolduran Dujardin, Cannes Film Festivali ve Altın Küre’den En İyi Erkek Oyuncu ödülüyle döndü. Şimdi ise gözü Oscar’da…

Yönetmen koltuğunda Fransız sinemacı Michel Hazanavicius’ın oturduğu Artist, Hazanavicius ve Dujardin’in ilk birlikte çalışmaları değil. İkili, 007 James Bond’un Fransız uyarlaması olan Ajan 117 serisinde de birlikte çalışmışlardı.

Hazanavicius ve Dujardin yakaladığı uyuma Bérénice Bejo da eklenince tadından yenmez bir film olmuş!!!

Yıl 2012 bu kadar imkan ve teknoloji varken neden siyah-beyaz ve sessiz film diye düşünmeyin, Artist’i mutlaka izleyin. Şimdiden iyi seyirler…