27 Kasım 2012 Salı

STING'DEN SERKAN ÇAĞRI SÜRPRİZİ


Dünyaca ünlü İngiliz şarkıcı Sting, İstanbul konserinde sahneye Serkan Çağrı'yı çağırarak hayranlarına sürpriz yaptı.

"Back to Bass" turnesi kapsamında dün akşam İstanbul Ataköy Atletizm Arena’da İstanbullu hayranlarıyla buluşan Sting’i yaklaşık 15 bin kişi dinledi.


6 yıl aradan sonra Türk müzikseverlerle buluşan Sting, Leon filminin müziği “Shape Of My Heart” ve “English Man In New York” gibi birçok şarkısını hayranlarıyla birlikte seslendirdi.

Sting, şarkılarıyla olduğu kadar sıcacık tebessümü ve kaslı vücuduyla da Türk seyircisini kendine hayran bıraktı.

Sadece beş enstrümanla yaklaşık 2 saat süren konserde Sting’e gitarda Dominic Miller, davulda Vinnie Colaiuta, klavyede David Sancious ve elektronik kemanıyla Peter Tickell eşlik etti. Vokalde ise Jo Lawry vardı. Kemanıyla şarkıları renklendiren Peter Tickell’ın performansı gecenin unutulmazları arasına adını yazdırdı.

SERKAN ÇAĞRI'YLA “DESERT ROSE” DÜETİ

Sanatçının en beğenilen parçalarından biri olan "Desert Rose"a klarnet virtüözümüz Serkan Çağrı eşlik edince, salonu dolduran kalabalık kendinden geçti. İngiliz şarkıcı performansı ve sürpriziyle, hayranlarına unutulmaz bir gece yaşattı.

Back to Bass turnesiyle sahnelerdeki 25'inci yılını kutlayan Sting’i izlemeye gelenler arasında İzel, Nilüfer, Ümit Karan gibi ünlü isimler de vardı.

ALCABAND İLE MUTLAKA TANIŞIN


Aslında hepsi farklı işler yapıyor, sadece müziği sevdikleri için kurdukları bu grupla hem eğleniyor hem de eğlendiriyorlar...

Bu Cumartesi gecesi, bir arkadaşımın tavsiyesiyle Alcaband grubunu dinlemek için Beyoğlu’ndaki Nina Bar’a gittim.

Alcaband öncesi “Gökalp Baykal Band”ı dinledik, ardından da vokalde Alper Fıratlı’yla Işık Metin Evrandır, gitarda Burak Kılyaran ve Tayfun Şengüler, basgitarda Kaan Tuna, davulda ise Güven Görgün’den oluşan altı kişilik grup sahnedeki yerini aldı.

Çoğu hareketli 70’ler ile 80’lerin yanı sıra güncel rock ve rock'n roll parçalardan oluşan repertuarlarıyla daha ilk parçada Nina’ya inanılmaz bir elektrik yayan grup, yaklaşık 2 saatlik performansları boyunca enerjiyi hiç düşürmedi.

Güzelliği ve sesiyle dinleyenleri kendine hayran bırakan vokalist Işık Metin’de tabir-i caizse sahne ışığı var. Bir sanatçı değil de Alcatel- Lucent'te destek mühendisi olduğuna inanmak neredeyse imkansız.

Vokalist Alper Fıratlı ise oldukça enerjik biri, hemen hemen bütün şarkılara dans ederek, zıplayarak eşlik etmesine rağmen hiç yorulma belirtisi göremedik. Cebinde sakladığı mızıkasıyla şarkıları ara ara renklendirmeyi de ihmal etmedi, Alper…

Arkadaşımın hayranlıkla anlattığı Alcaband, Alcatel-Lucent şirketi bünyesinde çalışanların kafa dağıtması için kurulan bir stüdyoda, farklı departmanlarda görev alan insanların oluşturduğu bir müzik grubu…

Ticari hiçbir amaç gütmeden, gerçekten sevdikleri için bu işi yaptıklarını kolaylıkla hissedebileceğiniz Alcaband’ın üyelerinin tek amacı eğlenmek ve eğlendirmek…

Siz de Alcaband’ı keşfetmek isterseniz 1 Aralık Cumartesi gecesi Roxy'de ya da 12 Aralık Çarşamba gecesi 22.00'de Mojo'da buluşalım!

12 Kasım 2012 Pazartesi

DURU TİYATRO’NUN ZOR GÜNLERİ


2008 yılında Kadıköy Anadolu Lisesi’nin bahçesinde kurulan, Emre Kınay yönetimindeki ‘Duru Tiyatro’ kapanma tehlikesiyle karşı karşıya…



Okul bahçelerini genişletmek için otoparklarla ilgili yapılan bir düzenleme nedeniyle zor durumda kaldığını belirten Kınay, yeni okul müdürü ve okul aile birliği yönetiminin, Kadıköy Anadolu Lisesi sınırları içinde yer alan kantin ve basketbol okulunun sözleşmesi yenilenirken Duru Tiyatro’nun sözleşmesini yenilemediğini dile getirdi. Kınay ile tiyatronun bugünlere nasıl geldiğini ve akıbetinin ne olacağını konuştuk.

Röportaj: Aynur Yolcu  Kamera: Emre Mollaoğlu, Montaj: Hakan Karakuş

26 Ekim 2012 Cuma

IRON MAN 3'ÜN FRAGMANI YAYINLANDI


“Iron Man 3” ile dünyanın en sevdiği milyarder, süper kahraman Tony Stark’ın beyazperdedeki maceraları devam ediyor. 17 Mayıs’ta vizyona girmesi beklenen filmin fragmanı yayınlandı.

Iron Man, Iron Man 2 ve yine Marvel Studios’un rekor kıran Yenilmezler’i dahil olmak üzere Robert Downey Jr.'ı dördüncü kez Tony Stark olarak izleyeceğiz.



Ünlü bir mucit ve milyoner olan Tony Stark’ın kendisi için tasarlarladığı demir zırhla tüm zamanını insanlığı korumaya adayan eğlenceli bir karakter. Tony Stark ve arkadaşlarının maceraları, "Iron Man" hayranlarına eğlenceli dakikalar yaşatmayı vaadediyor.

Shane Black’in yönetmenliğini üstlendiği Iron Man 3’ün senaryosu ise Drew Pearce'e ait. Filmde Downey Jr.'a Gwyneth Paltrow, Don Cheadle, Jon Favreau, Ben Kingsley, Guy Pearce, Rebecca Hall, James Badge Dale ve Ashley Hamilton isimleri eşlik ediyor.


20 Ekim 2012 Cumartesi

25'LİK DELİKANLILAR


Bu konseri 10 bin kişi izledi

Dünyaca ünlü hard rock grubu Scorpions, dün akşam Küçükçiftlik Park’ta İstanbullu rock müzik severlerle buluştu.

1965'te, Alman gitarist Rudolf Schenker tarafından kurulan Scorpions’un her yaştan hayranı, konser alanına saatler öncesinde gelip uzun kuyruklar oluşturdu. Ünlü gruptan evvel Ayşe Saran'ın sahne aldığı Küçükçiftlik Park’ta geniş bir yaş skalası vardı. Öyle ki anne-babalar yanlarında 20’li yaşlardaki çocuklarıyla gelmişti grubun şarkılarına eşlik etmeye.



















UNILIFE organizasyonuyla gerçekleşen gecede Scorpions, sahneye görkemli bir çıkış yaptı. Scorpions’un kısacık bir belgeseli yayınlandıktan sonra grubun bateristi James Kottak’ın bulunduğu alan asansörle yükseltildi ve Kottak İstanbul’u yukarıdan selamladı. Scorpions’un diğer üyeleri ise asansörün altında açılan kapıdan çıktı. Grubun vokalisti Klaus Meine Türkçe “İyi akşamlar İstanbul” sözleriyle müzikseverleri selamladı..

Küçükçiftlik Park, birçoğu alanı dolduran 10 bin kişiyle yaşıt, hatta belki de daha büyük  “Send Me An Angel”, “Still Loving You”, “Hurricane”, “Always Somewhere”, “Humanity” gibi şarkılara hep bir ağızdan eşlik etti.

2010'da başlayan Fareweel turnesi kapsamında İzmir’in ardından İstanbullu hayranlarıyla buluşan Scorpions iki saatlik performansıyla hayranlarını büyüledi.

25’LİK DELİKANLILAR

Sahnede 50’li yaşların üzerindeki grup üyeleri değil, 25’li yaşlarında delikanlılar vardı sanki… Ruhları genç olan Scorpions üyelerinin sahnedeki enerjileri çok etkileyiciydi.

"SARI AY"IN İÇİNE GİRECEKSİNİZ

Dört tarafı seyircilerle çevrili bir sahne… Ve sizi bir anda oturduğunuz koltuktan alıp, hikayenin içine çeken muhteşem bir oyun…

Bir birinden başaralı dört oyuncu, dört pembe sandalye ve bir şapka etrafında gelişen olaylar silsilesine kapılıp gideceğiniz Sarı Ay, Dot’un yeni oyunu.


Genç oyuncu Su Olgaç’ın hayat verdiği “Sessiz Leila” ile Kaan Turgut’un canlandırdığı “Lee Macalinden”in yaşadıklarıyla ruh hallerini irdeleyen “Sarı Ay” müzikleri ve koreografisiyle de sizi etkisi altına alacak. Gizem Erdem, İbrahim Selim, Kaan Turgut ve Su Olgaç’ın rol aldığı oyunda, oyuncular kimi zaman yerde sürünüyor, kimi zaman uçuyor, kimi zaman koşuyor. Bu nefes kesen koreografi ve hikayeye kapılıp bir anda kendinizi oyunun içinde bulacağınıza şüpheniz olmasın.

Tüm oyuncuların performansı takdire şayan, ama Su Olgaç'ın mini minnacık bedeniyle sergilediği performans gerçekten göz dolduruyor. Kah utangaç bir genç kız, kah ateşli bir kadın, kah gözyaşlarını görebildiğiniz bir sevgili... Olgaç, kelimenin tam anlamıyla harikulade bir oyunculuk sergiliyor.


David Greig yazdığı ve 70 dakika boyunca bir an bile adrenalinin düşmeği “Yellow Moon”un, çeviri ve yönetmenliğini Dot’un Süpernova oyunuyla tanıdığımız başarılı tiyatro oyuncusu Pınar Töre’ye ait.

Hikayemiz; hiç başından çıkarmadığı şapkası uğruna katil olan “Lee Macalinden”in çapkın gülüşü ve “Geliyor musun, yoksa geliyor musun” sorusuna karşı koyamayan “Sessiz Leila”nın teklifi geri çevirememesiyle başlıyor ve sürüp gidiyor…

İlk gösterimi 26 Eylül’de yapılan “Sarı Ay”ı yeni izleme fırsatı bulduğum için üzgünüm, ama ne derler bilirsiniz “Geç olsun, güç olmasın.”

“Sarı Ay”ı Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi günleri, saaat 21.00'de Dot’ta izleyebilirsiniz. Bilet fiyatları ise tam 50 TL, öğrenci 25 TL.

5 Ekim 2012 Cuma

"YALNIZLIK" SOSYAL MEDYADA OLAY YARATTI


Cem Adrian’ın "Yalnızlık" klibi sosyal medya gündemine bomba gibi düştü. Twitter kullanıcılarının klibin yasaklanması için başlattığı kampanyaya Cem Adrian tepki gösterdi.

Sanatçı Cem Adrian’ın son albümü "Siyah Bir Veda Öpücüğü"nde yer alan "Yalnızlık" şarkısına çektiği klip #CemAdrianinKlibiYasaklansin başlığıyla Twitter’da trend topic (TT) listesine girdi.

Sosyal medya kullanıcıları, mastürbasyon yapan bir gencin görüntülerinin yer alması nedeniyle klibin yasaklanması istedi. Klipte bu gencin dışında Cem Adrian, manken Didem Soydan ve bir travesti rol aldı.



‘Yanlızlık’ın klibi TT listesine girince Cem Adrian kişisel hesabından, “Yasaklanacak olan klibim değil, Bir gün bunları dahi ‘yazabilme özgürlüğünüz’ olacak” mesajıyla klibin yasaklanması için başlatılan kampanyaya tepki gösterdi.

29 Eylül 2012 Cumartesi

İSTANBUL'DAN IL DIVO GEÇTİ


Biri Fransız, biri Amerikan, biri İspanyol, biri İsviçreli… Hepsi karizmatik, hepsi sempatik, hepsi şık, sesleri ise birbirinden muhteşem... İşte karşınızda İstanbul’u büyüleyen, dünyaca ünlü Il Divo grubu…

Perşembe akşamı Kuruçeşme Arena’da sahne alan grup, İstanbullu müzikseverlere bu yazın unutamayacakları arasında gösterilebilecek bir müzik ziyafeti yaşattı. Klasik eserlere farklı bir yorum kazandıran Il Divo’nun yoğun ilgi gören konserine sadece İstanbullular değil, şehir dışı ve yurtdışından birçok hayranı katıldı.

‘Come What May’ parçaları ile konserin startını veren Il Divo grubu, sahnedeki duruşları ve sesleriyle olduğu kadar sempatik tavırlarıyla da izleyenleri kendine hayran bırakmayı başardı. Kendi aralarında atışmaları ve seyircilere takılmaları büyülü bir atmosferde gerçekleşen konseri daha da renklendirdi.



İYİ AKŞAMLAR YERİNE ‘Y.VŞAKLAR’
İlk şarkının ardından grubun Fransız üyesi Sebastian Izambar, Türkçe konuşmak istedi ancak pek başarılı olamadı. Izambar, “İyi akşamlar İstanbul” demek isterken “y.vşaklar İstanbul” gibi bir cümle sarf ediverdi. Bir anda kahkahaya boğulan seyirciler sayesinde bir gaf yaptığını anlayan Izambar, durumu toparlamak istese de pek başarılı olamadı, imdadına İsviçreli Urs Buhler yetişti. Akıcı bir Türkçe'yle “İyi akşamlar” diyerek hayranlarını selamlayan Buhler, seyircinin takdirini aldı.

Her fırsatta İstanbul kadınlarının güzelliğini vurgulayan Il Divo’nun İspanyol’u Carlos Marine, çapkın bakışları ve iltifatlarıyla kadın hayranlarını etkilemeyi başardı.

Amerikan David Miller ise sevimli gülüşü ve konuşmalarıyla adeta stand up gösterisine gelmişiz hissi uyandırdı ve konuşmalarıyla Arena’yı kırdı geçirdi.

SEBASTIAN’DAN TARKAN TAKLİDİ
Sadece David değil, grubun tüm üyelerinin enerjisi oldukça yerindeydi. Sebastian’ın Tarkan taklidi de oldukça beğenildi. Tarkan’ın ‘Şımarık’ şarkısını mırıldanan Sebastian, seyircilere öpücük yollamayı da ihmal etmedi.

Hayranları finalin Isabel yapılmasını istese de Il Divo, Time To Say Goodbye ile İstanbullulara veda etti. Dakikalarca ayakta alkışlanan Il Divo bir daha İstanbul’a gelir mi, bilinmez ama büyüleyici performanslarının uzun süre hafızalardan silinmeyeceği kesin.

24 Eylül 2012 Pazartesi

BEYLER RENKLİ PANTOLON GİYMEDEN ÖNCE BİR KEZ DAHA DÜŞÜNÜN!!


Bir saç, bir kıyafet, bir makyaj ya da bir aksesuar moda olmuş olabilir, ama bu herkese yakışacağı anlamına gelmez.  İyi düşünelim, moda kurbanı olmayalım!!

Ben bu yılın trend’lerinden birine acayip kafayı takmış durumdayım.  Sokakta, iş yerin, alışveriş merkezinde her an, her yerde karşımıza çıkmaya başlayan dar kesim renkli pantolon giymiş erkekler..

Kırmızısı, yeşili, hardal sarısı, mavisi.. vs her yerdeler ve sayıları gün geçtikçe artıyor. Tehlikenin farkında mısınız?? 


Sevgili beyler sizi incitmek istemem, ama bu pantolonları giydikten sonra aynada ne görüyorsunuz, ne hissediyorsunuz gerçekten çok merek ediyorum??  
Çünkü birçoğunuza yakışmıyor, ‘apaçi’ diye tabir ettiğimiz sınıfın bir adım ilerisine geçemiyorsunuz.
Anlıyorum, siz de bir Kenan Doğulu, birTarkan ya da Murat Boz gibi görünmek istiyorsunuz.  Ama olmuyor!! Onlar sahne insanı, şov adamı.. Şimdi bu gerçekle yüzleşmenizin tam zamanı.

Bak, şu yeşil pantolonun Quaresma’ya yaptığına ve o pantolonu giymeden önce bir kez daha düşün!



Renkli pantolonun hakkını veren beyler de var tabii


Kırmızının üzerine giyilen yeşil gömlekten, hardal sarısının üzerine giyilen pembeden bu yazımda bahsetmiyorum. Çünkü o başlı başına bir facia, başlı başına bir yazı konusu..

23 Eylül 2012 Pazar

GÖKÇE BİLE KURTARAMAYACAK

Malum yeni sezon başladı, eskisiyle yenisiyle birçok dizi start verdi, vermeye de devam ediyor.

Bu yılın iddialı yapımlarından biri de başrollerini Gökçe Bahadır, İlker Kaleli, Nik Xhelilaj, Uğur Polat gibi isimlerin paylaştığı Kayıp Şehir...

Sezen Aksu’nun müzikleriyle destek verdiği dizi, ilk fragmanını izleyen birçok kişi de olduğu gibi bende de ‘bu sezonun dizisi budur’ izlenimi uyandırsa da ilk bölümde idare etmeye çalıştığım, ikinci bölümden sonra da böyle giderse üçüncüyü izlemeyeceğim dediğim bir yapım..


Yine başına gelmeyen kalmayan bir aile, bu kadar da olmaz dedirten olaylar.. Dayanamıyorum böyle acıtasyonu bol dizilere.. Ailesi zor durumda olan İrfan’ın yaptıkları akıllara zarar..  


Sağlam bir oyuncu kadrosu var, özellikle Gökçe Bahadır oyunculuğuyla tabir-i caizse göz dolduruyor. Yaprak Dökümü’nde de başarılıydı tabii ki, ama ‘Aysel’ karakteri daha bir yakışmış. Küfürler, kıyafetler hiç yavan durmuyor. Ama bana öyle geliyor ki Gökçe Bahadır da kurtaramayacak bu diziyi..

Son sözümse Uğur Polat’a.. Başarılı bir tiyatrocu olarak tanıdığım, tek kişilik oyunlarındaki performansıyla hayran olduğum Polat, bu rolün hakkını veremiyor sanki..

Bi’ sirkelen bi’ kendine usta..

CAT FASHION WEEK 2012

Bu Pazar kahvaltı masamızın arsız bir konuğu vardı...


Her Pazar olduğu gibi bu Pazar da gazetenin bahçesinde kahvaltı yapmak üzere toplaştık. Bahçemizin ev sahibi kedilerden biri, masaya oturmamızla koşarak yanımıza geldi ve acıklı sesiyle mırıldanmaya başladı.

Tüm direnmelerimize rağmen ilk lokmayı vermiş bulunduk, eee ufaklık durur mu zıpladı masaya bizim kahvaltı keyfi de oracıkta bitti.

Efendim arsız arsız kucağımıza zıplamalar, sandviçlerimize sürünmeler, peynir tabağına kafa sokmalar falan..

O oynaşma esnasında çektiğim bu karedeki ise bana podyumda yürüyen bir mankeni andırdı.. Şu asilin duruşuna, şu bakışına bi’ bakın..

ARTIK DEVİR DEĞİŞTİ EEE TABİ ERKEKLER DE

Bilirsiniz birkaç kız bir araya geldi mi konu döner dolaşır kiloya, diyete, spora gelir… İlginç diyetler, püf noktaları, havada uçuşur. Bunlara alıştık elbette, garip olan artık bu konuya erkeklerin daha çok ilgi göstermesi..

Diyetin ‘D’si, modanın ‘M’sinden korkan sevgili erkek arkadaşlarımız, bizden daha bilgili artık. 5 erkek arkadaşımdan 3’ü Dukan diyeti yapıyor, hiç duymadığım kilo verme tüyolarını onlardan alıyorum.

İşin bu boyuta varmasında başrol tabii ki dizi, film ve reklamların yakışıklı delikanlılarında. Son günlerin fenomen ismi Kıvanç Tatlıtuğ’un baklava dilimleri öncelikli gündem maddelerimiz arasında ya da tescilli yakışıklımız Çağatay Ulusoy’un sezon arasında yaptığı vücudu...

Hal böyle olunca bizim beyler de kendilerini spora, diyete vurdu..

Şimdilerde kadınların kilo problemi out, erkeklerin kilo problemi in..

3 Mart 2012 Cumartesi

TÜRKİYE'YE VİZE UYGULAMAYAN ÜLKELER


Dünyada birçok ülke Türkiye'ye vize uygularken 62 ülke Türk vatandaşlarından 30 ila 90 gün arası turistik gezi için vize istemiyor. Bu 62 ülkenin yanı sıra 9 ülke de sınır kapısından Türk vatandaşlarına kolaylıkla turistik vize veriyor.

İşte birbirinden ilginç kültürel özellik ve doğal güzelliklere sahip 72 ülke...



ANTİGUA VE BARBUDA

Karayip Denizi'nin doğusunda iki adadan oluşan Antigua ve Barbuda ülkesi, İngiliz Leeward Adaları'nın en büyüğü. Başkenti St. John olan ülkenin para birimi ise Doğu Karayipler doları.

Yumuşak kum ve mercan kayalıklarının varlığı scuba dalgıçlarının ve şnorkelcilerin tercih sebebi, düzenlenen yelken haftaları da yelkenciler için bulunmaz fırsat. Bir zamanlar çöp ada olan Burbuda adası şimdilerde tarifsiz güzelliği ile bin bir çeşit kuşun yaşam alanı.

Bu büyülü adada unutulmaz bir tatil geçirebilirsiniz.

ARJANTİNGüney Amerika'nın en "Avrupalı kenti" olarak bilinen Arjantin’in Başkenti Buenos Aires, resmi dili İspanyolca, para birimi ise Arjantin pezosu…

Yerli mutfak kültürleri, İspanyol ve İtalyan mutfağıyla harmanlanmış olan Arjantin’in en ünlü yemeği Asado'yu denemelisiniz.

Dünyanın ikinci büyük Şelalesi Iguazu’u ve Güney Amerika bölgesinin en yüksek dağı olan Aconcagua’yı görmelisiniz.

Tangonun anavatanı Arjantin’de ateşli bir tango yapmayı da ihmal etmeyin…

ARNAVUTLUK
Avrupa’nın küçük ülkelerinden biri olan Arnavutluk’un başkenti Tiran, para birimi lek, resmi dili ise Arnavutça...

Arnavutluk, masmavi denizi ve irili ufaklı adalarıyla sizi kendisine hayran bırakabilir. Başkent Tiran’daki Dajti Dağı’nın etkileyici şehir manzarası sizi yeşil doğaya aşık etmekle kalmayıp birbirinden güzel ve farklı fotoğraf karesi yakalamanıza da yardımcı olacak…

Ülkenin kuzeyinde yer alan Butrint şehri UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ne alındı. Butrint, birçok tarihi kalıntıya ev sahipliği yapan ve mutlaka görülmesi gereken harika bir şehir.

Ülkeyi gezerken kalelerin sayısı sizi şaşırtmasın. Tarihin şahitleri olan kaleler, ülkenin birçok şehrinde yer almakta. Tiran'daki Petrela Kalesi, Shkodra'daki Rozafa Kalesi ve Kruje'deki Skanderbeg Kalesi’ni de ziyaret etmelisiniz.

BAHAMALAR
Resmi dili İngilizce, para birimi Bahama doları olan ülkenin başkenti Nassau…

Tropikal iklime sahip adada çeşit çeşit egzotik meyvelerden yapılan yemekler, tatlılar ve kokteyller başınızı döndürebilir. Turkuazın her tonuna sahip denizi ve nefes kesici doğası, müzeleri, golf sahaları, tropik yemeklerden hazırlanan mönülere sahip restorantları ile kozmopolit bir ada olan Nassau size unutulmaz bir tatil fırsatı sunuyor…

Ülkede yer alan ve görülmesi gereken bir diğer yer ise San Salvador Körfezi; birbirinden renkli mercan resifleri, görülmemiş güzellikte bir sualtı yaşamı ve dalış sahası ile size daha önce yaşamadığınız bir deneyim sunmaya hazır. Cennetin, deniz altındaki bu yansımasını görmeden gitmek büyük talihsizlik olur.

BARBADOS
Başkenti Bridgetown, resmi dili İngilizce, para birimi Barbados doları olan ülke Karayip Antil Adaları zincirinin bir parçası…

Tropikal bir iklime sahip olan ada turistlerin tercih ettiği tatil merkezlerinden…

Ülke, geniş şeker kamışı çiftliklerine ve büyülü sahillere sahip.

Dünyaca ünlü pop yıldızı Rihanna da Barbados’lu...


BELİZE
Ülkenin başkenti Belmopan, resmi dili İngilizce, para birimi Belize doları…

Orta Amerika'da yer alan ülke, kuzeyde Meksika, batı ve güneyinde Guatemala ile komşu doğusu ise Karayip denizi ile çevrili. Tropikal bir iklime sahip olan Belize, gür tropik ormanlarıyla puma, jaguar, timsah, maymun ve çeşitli tropik bölgelere has kuşlara doğal yaşam alanı sunuyor…

Belize; mağaralar, yağmur ormanları, dünyanın en uzun mercan resifleri, en derin deniz çukurları gibi doğal güzelliklere sahip.

Ambergis Caye ve Caye Caulker'daki dalış turlarına katılabilirsiniz.

Belize’nin en önemli besini taze deniz ürünleri. Hemen hemen her öğünde balık, ıstakoz ve karides yiyebilirsiniz. Mutfağın olmazsa olmazı ise; acı biber, havuç ve soğan karışımından oluşan Marie Sharp adındaki sos…

Belize City'de gece hayatı da oldukça renkli…

Ülkenin Belize City, Corozal ve San Ignacio bölgelerinde az sayıda Türk vatandaşı da yaşamakta.


BOLİVYA
Güney Amerika ülkesi olan Bolivya’nın başkenti La Paz… Ülkede İspanyolca, Quechua, Aymara, Guaraní, gibi diller kullanılıyor, para birim ise boliviano…

Soğuk kutup ikliminden nemli ve soğuk tropikale birçok iklimin özelliğini taşıyan ülkenin, yüksek yaylalarında dikkate değer soğuklar, alçak bölgelerinde ise bunaltıcı sıcaklar hissedilir.

Bolivya mutfağının vazgeçilmezleri arasında siyah fasulye, pirinç ve et gelir. Kahvaltıda dahi et mönüsüyle karşılaşmanız mümkün.

Ülkede kurulan pazarlar ve pazarda satılanları görmediyseniz Bolivya'da hiçbir şey görmediniz demektir. Kurutulmuş lama cenini Büyücüler Pazarı’nda en çok satılan ürünler arasında.

Bolivyalılar şans getirmesi için evlerinin temeline kurutulmuş lama cenini gömüyor. Baharat karışımları, kaplumbağa, yılan ve kurbağa gibi kurutulmuş hayvanlarla her derde deva olarak hazırlanan gizemli iksirlerden satın alarak ilginç bir alışveriş deneyimi yaşayabilirsiniz.

Ayrıca; Etnografya ve Folklor Müzesi, Iglesia de San Fransisco (San Fransisco Kilisesi), Mirador Laikakota, Museo de la Coca (Koka Müzesi), Tiwanaku, Valle de la Luna (Ay Vadisi) görülmesi gereken birkaç yer sadece...

BOSNA HERSEK
Balkan Yarım Adası'nın merkezinde, Avrupa’nın güneydoğusunda yer alan ülkenin Başkenti Saraybosna… Ülkede birden fazla resmi dil konuşuluyor; Boşnakça, Hırvatça, Sırpça…

Dört mevsimin yaşandığı ülkede her türlü turizm faaliyeti yapılmakta; Adriyatik sahili ülkeyi yaz turizmi için cazip hale getirirken, Bjelasnica Dağı ise en önemli kış turizmi merkezlerinden biri yapıyor.

Coşkulu akan nehirleri, tarihi dile getiren manastırları, etkileyici mezar taşları ve Adriyatik denizi boyunca yer alan harika plajı, kış mevsiminin bütün güzellikleriyle yaşandığı dağlarıyla tarih kokan kozmopolit bir ülkedir Bosna Hersek.

Başkent Saraybosna'nın merkezinde yer alan tarihi pazarı ve Mostar Köprüsü’nü mutlaka görmelisiniz.

Vlasic Dağı'nda geleneklerini yaşatmaya çalışan çiftçileri, mimarilerini korumaya çalışan köyleri ve asırlara meydan okuyan manastırları görmeniz de mümkün.

I. Dünya Savaşı’nın başladığı bu küçük ülke Osmanlı Devleti'nin izlerini de hala taşımakta.

BREZİLYA
Dünyaya adını Rio Karnavalı ile duyuran ülke, Latin danslarıyla da adından söz ettirmeye devam ediyor. Karnaval tarihi paskalya bayramına göre belirlendiği için sürekli değişiyor. Her yıl milyonlarca turisti ağırlayan ülke Güney Amerika’nın en çok tercih edilen ülkesi… Rio Karnavalı’nın başladığı dönem Brezilya'ya gitmek için en uygun zaman…

Ülkenin başkenti Rio de Janeiro, resmi dili ise Portekizce.

Brezilya’nın kendine has mutfağı da farklı lezzetleri sevenler için bulunmaz bir fırsat. Hindistan cevizi yağı veya Dende palmiyesinden elde edilen yağın eklenmesi ile hazırlanan yemeklerden mutlaka denenmelisiniz.

EKVADOR

Adını dünyayı ikiye böldüğü varsayılan Ekvator’dan alan ülkenin başkenti Qutio, resmi dili İspanyolca para birimi ise ABD doları…

Büyük Okyanus'ta bulunan Galapagos Adaları da ülkenin sınırları içinde…

Denize yakın yerlerinde deniz mahsulleri, dağlık yerlerinde ise et ağırlıklı yemekler ülkenin mutfağını oluşturuyor. Sokaklarda kolaylıkla bulabileceğiniz kavrulmuş domuz eti ve patates ülkede çok tüketilen bir yemek isterseniz deneyebilirsiniz…

Ülkede yer alan And Dağları'na teleferikle çıkabilir eşsiz manzarayı fotoğraf makinenizle ölümsüzleştirebilirsiniz. Eski Evler, Santo Domingo Kilisesi, La Grand Plaza(Büyük Meydan), San Francisco Manastırı, Plaza De San Francisco, San Cristobal Adası, Volkanik Kaya ve Dünyanın Ortası Anıtı da gezilmesi gereken yerler listenizde mutlaka yer almalı...

EL SALVADOR

Orta Amerika’da yer alan ülkenin başkenti San Salvador... Ülkede Nahua ve İspanyolca konuşuluyor, para birimi ise ABD doları.

El Salvador denilince akla gelen savaş ve gasp artık ülkede yok, ülke adını güzellikleriyle duyurmaya ve turist çekmeye çalışıyor. Üniversiteler, müzeler ve galerileriyle modern bir kimliğe bürünen ülke tropikal bir iklime sahip. Ama diğer tropikal bölgelere göre daha yüksekte olduğu için kavurucu bir sıcaklığı yok...

El-Salvador kahvesi ise kokusu ve hafifliği ile keyfine düşkünlerin vazgeçilmezi… Başkent San Salvador ve La Libertad şehirlerini mutlaka görmelisiniz.

Yerel tat pupusa, peynir ve domuz etiyle hazırlanıyor yaygın olarak da tüketilen bir yemek. Ülkede baş döndürücü şık resturantlar ünlü aşçılarıyla size oldukça leziz yemekler sunacak… Türkiye'de de sevilen Pina Colada'yı El Salvador yani vatanında içmek ayrı bir keyif doğrusu.

Başkent San Salvador gece hayatıyla da iddialı, gece kulüpleri, discoları, barları ve restaurantları ile size birden fazla seçenek sunuyor… Heyecan ve adrenali sevenler ise su sporlarıyla eğlenebilirler.
Başkent San Salvador yakınlarındaki La Libertad son yıllarda dünyanın en iyi sörf mekânlarından biri olarak ünlenmeye başladı. Kasım sonu ve Mayıs başına kadar ülke tatil için ideal bir yer. Ayrıca ülke
Joya de Ceren ile UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ne de adını yazdırdı…

FAS
Sahra çölünün güzelliğiyle sizlere Bin bir Gece Masalları tadında unutulmaz bir tatil sunan otantik bir ülke. Ülkede Casablanca gibi modern şehirlerin yanı sıra tarihi şehir olan Marakeş’i bir arada.

Turistik kıyı şehirleri ise güneş sevenlerin uğrak yeri. Ülkenin başkenti Rabat, resmi dili ise Arapça ve Fransızca... Fas dirhemi de para birimi olarak kullanılıyor.

Sırt çantanızı yanınıza alıp ince giysilerinizle Sahra Çölü’nde harika zaman geçirebilirsiniz, çölün eşsiz güzelliği sizi etkileyecektir, yanınıza su almayı unutmayın.
Fas’ta görmeniz gereken bir diğer yer ise Marakeş’in kalbi sayılan Djemaa el Fnaa Meydanı. Kültürüne sahip çıkan meydan ziyaretçilerine bunu layıkıyla yaşatmakta…

Geleneksel çarşılar gözünüze çarpacak; bunlardan biri de The Souk Çarşısı düzensizlik içinde bir düzene sahip olan çarşı hediyelik eşya için bulunmaz bir nimet..

Sadece çarşısıyla değil birbirinden farklı baharatlarla tatlandırılmış daha önce hiç yemediğiniz yemeklerin yer aldığı mutfağıyla da oldukça gizemli bir ülke Fas. Balık ve deniz ürünleri de çok değişik şekillerde hazırlanarak tüketilir. Tavada, ızgarada, fırında ve tencerede değişik tekniklerle pişirilen balık ve deniz ürünleri daha önce yemediğiniz birçok farklı tadı sunacak size…

Fas Mutfağı'nın en ünlü yemeklerinden biri "Pastilla"dır. Bu baklava hamuru ile yapılan bir nevi tatlı ve tuzlu börektir. Bizim Laz böreğini anımsatmakta… Faslıların en önem verdikleri öğün öğle yemeğidir. Başlangıç olarak çorba salata ve mezeleri tercih eden Fas halkı ana yemek olarak beyaz et veya kırmızı et yanında da sebze yemeği tüketir.

Fas’ın önemli yemeklerinden biri de kuskustur. Ama bizim bildiğimiz gibi yuvarlak makarnalardan yapılmaz, ana maddesi irmiktir. Kara erikli tavuk veya kuru üzümlü kuskus Faslıların en lezzetli yemeklerinden Fas'ta en az 6-7 değişik şekilde kuskus yemeğinin tadına bakabilirsiniz. Kuzu etli, tavuk etli, sebzeli ve tabii kuru üzüm ve tarçınla yapılan tatlı kuskus bunlardan sadece bir kaçı…

FİJİ
Bağımsız Fiji Cumhuriyeti’nin romantik bir tatil adresi olduğunu söylesek? Ay ışığı altında kumlarda yürümek, gündüzleri güneşin tadına doymak, mavinin tonlarının içinde barındıran, tertemiz mercan kayalıklı denizde serinlemek tarifsiz bir duygu. Toplam 300 adadan oluşan bu ülke balayı için mükemmel bir adres.

Adalara deniz uçağıyla ulaşmak mümkün. Yerli halkın sizleri amber çiçekleriyle karşılaması oldukça nazik bir davranış.

Viti Leru, ülkedeki en çok ziyaret edilen ada. Adada gezilecek birçok yer var. Orkide bahçelerinin bulunduğu Raymond Burr da mutlaka görülmesi gereken bir yer. 19. yüzyıla kadar yamyamların diyarı olan Fiji'deki Tavuni Hill Fort'ta, turistik amaçla korunmuş insan pişirme çukurları var.

Pacific Harbour Kültür Merkezi ve Sigatoka Pazarı ise birbirinden farklı hediyelik eşya seçenekleriyle sizi kararsız bırakabilir.

Adada su sporları yapabilir, etraftaki şelalelerin etrafında piknik yapabilirsiniz. Adada Tropikal deniz iklimi hüküm sürmekte, resmi dili İngilizce ama Fijice ve Hintçe de konuşulmakta. Adanın başkenti ise Suva…

Ülkenin yerli kava içkisi, Kava ağacının köklerinden elde ediliyor. Eskiden ruhani ayinlerde kullanılan içecek şimdilerde vazgeçilmez bir içki durumunda.
Her yerde dans ve eğlencenin olduğu başkent Suva ise eğlencenin merkezi, Fiji haklının cana yakın olması ve eğlenceyi sevmesi turistlerin tekrar gelmesi için bir sebep. Adalar arsında kano ile seyahat
edebilir, eğlence, kum, deniz, güneş ve otantik bir yaşamı bir arada bulabilirsiniz.

FİLİPİNLER

Güneydoğu Asya’da bulunan bir diğer tatil adası ise Filipinler… Ekim ve Şubat aylarında tercih edebileceğiniz keyifli bir ada… Filipince ve İnglizce konuşulur para birimi ise peso…

Başkent Manila ise büyük bir liman kentidir. Başkent Manila’nın yanında Angeles ve Bacolod şehirleri de görülmeye değerdir.

Filipinlerin özel yemekleri Balut'u yiyebilirsiniz. Ayrıca geleneksel içkileri olan, olgunlaşmamış hindistan cevizi suyundan hazırlanan 'buko' suyu, vücudun nem dengesini düzenleyen tatlı bir içecek denmenizi öneriyoruz.

Metro Manila'da bulunan Filipin Kültür Merkezi ve eski Filipin Başkanı Marcos'un isteğiyle, özgürlük ve kaybedilen hayatlar anısına dikilen anıtı ziyaret etmelisiniz. Güneşin batarken sizi hayran bırakacağı eşsiz atmosferi izlemeyi de ihmal etmeyin. Ve Osmanlı Devleti’nin yaptırdığı Osmanlı Camii’ni görünce şaşırmayın…

GUATEMALA

Orta Amerika’da yer alan bu ülke Maya kültürünün en önemli tarihi özelliklerini taşıyor. Ülke Maya kültürünün tarihi özelliklerini taşıdığı için tatil ve tarihi bir arada sunuyor. Başkenti Guatemala City olan ülkede resmi dil İspanyolca…

Sınırları içinde başta Tajumulco Volkan Dağı’nın yer aldığı 4 tanesi aktif tam 32 tane volkanik dağ barındırıyor. UNESCO’nun Dünya Kültürü Mirası olarak korumaya aldığı Tikal ve Quirigua da bu ülkede yer almakta…

Maya Medeniyetleri topraklarının güney merkezini oluşturan Copan, 1980’den beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Bu bölge sanatsal heykelleriyle ünlüdür ayrıca büyük Hiyeroglif Merdiven Yolu 755’te yapılmış olup yine bu bölgededir. Bu merdivenler klasik dönemde hükümdarların isimlerinin ve hüküm sürdükleri tarihlerin yazılı olduğu 1250 adet glif taştan oluşmakta. Copan Maya Heykel müzesinde yer alan 571 yılında tamamlanmış Rosalila Tapınağı’nın tam ölçekli renklendirilmiş kopyası bulunmaktadır.

UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bir diğer bölge Jungle içerisinde, çok sayıda maymun ve tropikal kuşların yer aldığı, Tikal şehridir. Maya pazarında alışveriş yapabilirsiniz ülkede para pirimi Quetzal...

Hem tarihe tanık olmak hem de farklı bir tatil yaşayıp dinlenmek istiyorsanız doğru bir seçim olabilir.

GÜNEY AFRİKA CUMHURİYETİ

Daha çok safari ülkesi olarak bilinen Güney Afrika’da farklı, heyecan dolu adrenalini yüksek bir tatil yaşayabilirsiniz. Fotoğraf makinenizi yanınıza almayı unutmayın.

Ülke’nin en büyük milli parkı olan Pilanesberg’de safari yapabilir fil, buffalo, aslan, gergedan ve leopar görme şansı yakalayabilirsiniz. Ayrıca botanik bahçesiyle insana kendini cennette olduğunu hissettiren Sun City de görülmesi gerekenler arasında. Botanik bahçede Fil veya ATV ile safari turu yapabilir, timsahları yakından görmek için timsah çiftliğine uğrayabilirsiniz. Kabile halkıyla tanışıp, danslarına eşlik edebilirsiniz.

Muhteşem gece manzarası olan Johannesburg’daki Nelson Mandela’nın Evi’ni ve Houghton şehir merkezini ziyaret edebilirsiniz. Sandton City Nelson Mandela Meydanı’nı da gezebilirsiniz.
Cape Town şehrini Masa Dağı Teleferiği ile yukarıdan seyretmek, Bo-Kaap ve İyi Dilekler Şatosu’nu ziyaret etmek, Cape Town’un uç noktasında bulunan Ümit Burnu’na gitmek ve geleneksel yiyecek olan ve Bureves adı verilen sosisin tadına bakmak, yapılması gerekenler listenizde mutlaka yer almalı. Ülkede daha önce yemediğiniz timsah ve deve kuşu etiyle hazırlanan yemekler ise ilginizi çekebilir.

GÜRCİSTAN

Komşumuz olan Gürcistan’ın başkenti Tiflis, para birimi lari, resmi dili ise Gürcüce…

Kafkaslar’daki önemli bir tatil bölgesidir. Ülke dağlık olması sebebiyle kış turizmini sevenlerin uğrak yeridir.

Başkent Tiflis tarihiyle ön plana çıkar, eski kent bölümünde yer alan Ortaçağ’dan kalma Kutaisi’yi görebilir ve Batum sahilinde güneşlenip Karadeniz’in tadını çıkarabiliriz. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Bagrati Katedrali, Gelati Manastırı, Mozemata Manastırı, Tarih ve Etnografya Müzesi, kentin mutlaka görmeniz gereken yerlerinden.

Ülkenin batısında Rioni Nehri üzerinde yer alan Kutaisi, Dünya Mirası olarak kabul edilen yerleriyle ünlü. Svaneti şehrinin bitki örtüsü en az şehirdeki mimari kadar beğeniliyor.

Uzun yolculukları sevmeyenler için harika bir tatil yeri…

HAİTİ

Bir ada ülkesi olan Haiti, Karayipler Denizi’nde yer alıyor. Ülkenin başkenti Port- Au-Prince, para birimi ise gourde… Adada Haiti Kreyolu ve Fransızca konuşuluyor.

HIRVATİSTAN

Adriyatik denize kıyısı olan ülkede yaz kış deniz keyfi yapılabiliyor. Akdeniz iklimini yaşayan Hırvatistan’ın başkenti Zagrep, resmi dil Hırvatça, para birimi ise kuna…

Ülke mutfağında; deniz ürünleri geniş bir yer alıyor, ahtapot çeşitleri ve istiridyeleri meşhur. Gemist adını verdikleri içkileri ise beyaz şarap ve soda karışımı bir içki, ayrıca kırmızı şarabı suyla karıştırıp içen Hırvatlar buna da Beranda diyorlar.
Ülkede Osmanlı ve Boşnak mutfağı hakim…

Ülke mavi yolculuğu sevenler için bir nimet adeta, 66 tane adası olan ülkenin en beğenilen adaları Hvar ve Korcula. Kuzeyde Alp dağlarına yakın olan ülke kışın kayak severleri ağırlıyor, müzeler, kiliseler ve katedraller ise en uğrak yerler arasında diyebiliriz.

HONDURAS
Amerika kıtasında yer alan ülke için cennetten bir köşe diyebiliriz. Başkenti Tegucigalpa , resmi dili İspanyolca olan ülkenin para birimi ise lempira…

Ülkede çokça bulunan milli parklar eğlence parkları görülmeye değer. Concordia Parkı’nda, ülkenin simgesi haline gelmiş eski Maya şehri Copan’ın minyatürü yer alıyor. Kenti tepeden seyretmek istiyorsanız La Paz parkına gitmeniz yeterli. Ülkede bulunan Yojoa Gölü’nün alabalıklarını afiyetle yerken gölün kıyısında 300 binden fazla yaşayan kuşların cıvıltısını dinleyebilirsiniz. Ülkede yaşayan Garifunalar, dansları ve müziklerindeki kıvrak Afrika ritimleriyle kendilerine özgü bir yaşam tarzını sürdürüyorlar. Mavi sularda uygun fiyata dalış dersi almak isteyenlerin yeri ise ülkeye bağlı olan Utila Adası…

HONG KONG

Güney Asya’nın en küçük ve en zengin bölgesi olan Hong-Kong'ta tropikal muson iklimi hakimdir. Nisan ve ekim ayları tatil için ideal zamanlardır. Bu küçük ama kalabalık şehirde umduğunuzdan çok daha güzel zaman geçirmeniz mümkün, Budizmle ilgileniyorsanız görmeniz gereken birçok tapınak var. Lant Adasında yer alan en büyük Buda heykeli ise görülmeye değer. Ülkenin resmi dili İngilizce ve Çince…

İRAN
Doğuda komşumuz olan İran, yazın çok sıcak kışın ise soğuk bir iklime sahip… Ülkede birçok Türk yaşamakta, bazı şehirlerinde rahat bir şekilde Türkçe konuşabilirsiniz. En gelişmiş şehri başkenti Tahran… Para birimi riyal…

Katı kurallara sahip ülkede rahat fotoğraf çekmek de zorlanabilirsiniz… Eski İpek Yolu’nda tarihe kısa bir yolculuk yapmak keyifli olabilir. Görülmesi gereken birçok camisi var mimaride Osmanlı Devleti’nin etkisine rastlamak mümkün.

Mutfağında ise baharat olmazsa olmaz. Pilav en çok tüketilen yemek, birçok çeşidi de tadılmak üzere sizleri bekliyor.

JAMAİKA

Başkenti Kingston, resmi dili İngilizce, para birimi ise Jamaika doları olan ülkede tropikal iklim yaşanıyor. Ülke plajlarıyla adından söz ettiriyor, güneş ve denizi sevenler için bulunmaz bir yer diyebiliriz. Ocho Rios’ta bulunan Turtle Plajı, Mallard Plajı ve James Bond Plajı en çok tercih edilenler arasında…

Gün batımını seyretmek, su sporlarıyla uğraşmak ülkede yapılacak en güzel aktiviteler. Ünlü efsanevi şarkıcı Bob Marley de Jamaikalı. Sanatçının evini ve mezarını ziyaret listenize ekleyebilirsiniz.
Jamaika mutfağında tadınıza bakmanız gereken Patty adını verdikleri yemek. Böreğe benzeyen yemek; et, tavuk ve sebzenin püre haline getirilmesiyle yapılıyor. Bir diğer çok tüketilen yemek ise Coconut Shrimps (hindistan cevizine batırılıp yağda kızartılmış karides) acı İskoç biberi, yenibahar, sarımsak, karanfil, tarçın ve Hindistan cevizinden yapılan bir yemek… Kahve içip yorgunluğunu atmak istiyorsanız Blue Mountains’e uğrayın.

JAPONYA

Doğu Asya’da bir ada ülkesi olan Japonya’nın başkenti Tokyo, resmi dili Japonca, para birimi ise yen
Japonya oldukça gelişmiş bir ülke. Başkent Tokyo gökdelenleri, teknolojisi, yöresel yiyecekleri ve giysiler ile sizi kendisine hayran bırakacak. Yokohama ile Tokyo'yu birbirine bağlayan köprüyü özellikle gece görmelisiniz.

Ülkede gelişmiş teknoloji ile yıllara meydan okuyan tarihi tapınaklar bir arada yaşıyor. Özellikle metro ulaşımıyla adından söz ettiren Osaka sizi hayrete düşürecek. Her metro istasyonu aynı zamanda bir alışveriş merkezi gibi. Birçok turistin alışveriş için Osaka’yı seçme sebeplerinden biri de bu alışveriş merkezleri…

Japon mutfağının en önemli yemeği sushi. Ama oraya kadar gitmişken Tempura, sukiyaki, udon, okonomiyaki gibi çeşitli yemeklerinden de denemelisiniz. Tabi bu mutfağın olmazsa olmazı hashi.
Japonlar yemeklerini hashi denen iki çubuk’la yiyor, gitmeden alıştırma yapsanız fena olmaz.

KARADAĞ

Adriyatik Denizi kıyısında Hırvatistan ile Arnavutluk arasında küçük bir ülke olan Karadağ’ın başkenti Podgorica, para birimi euro, dili ise Karadağca…

Birbirinden güzel koyları olan ülke, Kotor bölgesiyle UNESCO Dünya Mirası kapsamında koruma altında. Daracık sokakları, birbirine yaslanmış taş evleriyle görülmesi gereken yakın bir ülke.
Venediklilerin bölgedeki ticarete hakim oldukları zamandan kalan villaları gölün kıyısında görebilirsiniz…

Kotor’un karşısındaki Perast ise Catherine Zeta Jones ile Michael Douglas’ın burada bir ev almalarıyla ünlenen bir köy.

James Bond da ülkeyi keşfedenler arasında yer alıyor… Karadağ, James Bond romanlarının ilki Casino Royale’in filmine kumarhaneleriyle ev sahipliği yaptı…

KATAR

Arap Yarımadası'nın doğusunda bulunan Basra körfezine kadar uzanan bir ülke… Resmi dili Arapça, başkenti Doha, para birimi ise Katar riyali…

Güneyi Çöllerle kaplı ülkede safari yapabilir, kiliseleri, camileri, eski çarşıyı gezip sevdiklerinize hediye alabilirsiniz. Ayrıca Avrupa’yı aratmayan gece hayatıyla eğlencenin tadına varabilirsiniz. Ülkede suç oranı yok denecek kadar az olduğu için güvenli bir şekilde eğlenebilir tatilin tadını çıkarabilirsiniz.

KAZAKİSTAN

Orta Asya’da yer alan ülkenin başkenti Astana, para birimi Tenge… Kazakistan’da ziyaret edebileceğiniz birçok tarihi ve dini mekan var; Aslan Baba türbesi, Ahmed Yesevi türbesi bunların başında geliyor. Tarihi İpek Yolu da bu ülkeden geçiyor.

Ülkede devlet ve yerel organlarda dil olarak Rusça kullanılıyor. Türkçe konuşan çok kişi de mevcut, hemen hemen her sokakta Türk restorantları, kafeleri görmeniz mümkün. Kazakistan’ın zirvesi olan Han Tegri dağcılık sporu ile ilgilenenlerin uğrak yeri.

KIRGIZİSTAN

Bir diğer Orta Asya ülkeside Kırgızistan. Başkenti Bişkek, para birimi Kırgızistan somu, resmi dili ise Kırgızca...

Denize kıyısı olmasa da yaz mevsimlerinde göl turizmi yapılmakta, ayrıca ülke dağlarla kaplı olması nedeniyle kış sporlarına bağlı turizm oldukça gelişmiş. KTyan-Şan Dağları ülkenin neredeyse yüzde 65'ini kaplar. Ülke bu sebeple "Orta Asya'nın İsviçre'si" olarak adlandırılıyor.

Ayrıca doğa gezileri, termal turizm de yapılmakta. Ülkenin turist çeken başka bir özelliği ise çok sayıda orman ve Issık Gölü’ e sahip olması…

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ

Yavru vatan dediğimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin başkenti Lefkoşa, resmi dili Türkçe, para birimi ise Türk lirası… Adada Akdeniz iklimi hakim…

Kıbrıs şans oyunları, casinolarıyla bilinse de kocaman bir tarihe tanık olmuş küçük bir ada… Üniversiteleriyle öğrenci şehri olmuş, Karpaz Körfezi’indeki Altın Plajı’yla tatilcileri misafir etmekte…

Kısaca Kıbrıs kelimelerle anlatılmayacak büyük bir tarihe ve bir o kadar da doğal güzelliklere sahip.

KOLOMBİYA

Başkenti Bogota olan ülkenin, resmi dili İspanyolca, para birimi ise Kolombiya pezosu…

Sıcak ılıman kuşakta yer alan ülke, Amazon Ormanları’yla tanınmakta. Birçok canlının doğal yaşam alanı olan orman maymun, jaguar, timsah, puma, tapir, papağan ve Amerika’dan göç eden göçmen
kuşlara kadar birçok canlının yuvası konumundadır.

Yüksek dağlık bölgelerde ise Adn Kondoru denen büyük Akbabalara ev sahipliği yapıyor. Magdalena Irmağı ise timsah yuvası sayılıyor.

Kızlarının güzelliği, dillere destan olan ülkenin kahvesi, eroini ve kokaini meşhur. Bu sebepler ülkeyi
riskli kılıyor.

Kolombiya aynı zamanda, Shakira, Carlos Vives, Diego Torres gibi dünyaca ünlü sanatçıların da
memleketi…

KORE (GÜNEY KORE)

Başkenti Seul olan ülkenin dili Korece, para birimi ise won…

Eğer yolunuz Güney Kore’ye düşerse, Geommu, Buchaechum, Barachum, Hannyangmu, Talchum, Jangguchum gibi geleneksel ve keyifli danslardan birini mutlaka denemelisiniz.

Ilıman bir iklime sahip olan ve Sarı Deniz’e kıyısı bulunan Güney Kore’nin muhteşem plajlarının tadını çıkarabilirsiniz. Güney Kore’nin Jongmyo Tapınağı gibi birçok hisar, tapınak ve sarayı

UNESCO Dünya Kültürel Mirası Listesi’ne kabul edilmiş durumda… Buraları ziyaret edebilir ayrıca Changdeokgung Sarayı’nı da gezebilirsiniz.

Güney Kore mutfağında çok önemli bir yere sahip Kimchi adını verdikleri sebze yemeği mutlaka tatmanız gereken lezzetler arasında… Kimchi'yle birlikte, armut suyu ve şeker sosunda salamura edilmiş dilimlenmiş yumuşak biftekten oluşan Bulgogi’yi de denemelisiniz.

KOSOVA

Kosova’da dil olarak Arnavutça, Sırpça ve bazı yerlerde Türkçe konuşulur, para birimi ise eurodur.
Başkent Priştine’de Fatih Sultan Mehmed Han Camii ve Hamamı ile Kosova Meydan Savaşı’nda şehit olan Sultan Murad’ın türbesini ziyaret edebilirsiniz.

Kosova’da asıl görmeniz gereken yer büyülü bir Balkan kenti olan Prizren… Öncelikle kente ayrı bir güzellik katan Bistriça Nehri yakınlarındaki Sırp manastırı Sveti Arhangel’i ziyaret edebilirsiniz.
Eğlenmek istiyorsanız gündüz makeyot kahvesi içebileceğiniz kafelerin, gece eğlencenin doruğa çıktığı barlara dönüştüğü Prizren’in en hareketli bölgesi Sinan Paşa Camii’nin de bulunduğu Şadırvan Meydanı’nın yolunu tutabilirsiniz… Şehre gitmişken muhteşem Prizren köftesinin tadına bakmayı da

Kosova topraklarının büyük bir kısmı dağlık arazidir ve Makedonya sınırı boyunca Şar Dağları’na kadar uzanır… Yüksek ve dik yamaçlı dağlara sahip olan ülkede kış ayları soğuk ve kar yağışlı geçer.

Tüm bu faktörler ülkeyi kış turizmi için cazip kılar. Kışı, karı ve kayağı seviyorsanız Kosova’nın en önemli kış turizmi merkezlerinden Brezoviça’yı tercih edebilirsiniz.

Kosova’nın Türkiye’den vize istemeyen komşuları Makedonya ve Karadağ’a da geçebilir, keyifli bir
Balkan tatili yaşayabilirsiniz.

KOSTA RİKA


Ülkenin başkenti San Jose, resmi dili İspanyolca para birimi ise colon.

Turkuaz denizi, el değmemiş doğası ve yanardağları ile Orta Amerika’nın cenneti olarak adlandırılan Kosta Rika tropikal bir iklime sahip… Yıl boyunca sıcak olan ülkeye gitmek için yağışların azaldığı Aralık’tan Nisan’a kadar olan dönemi seçebilirsiniz. Çünkü Kosta Rika’da yağışlı dönemlerde yolculuk yapmak oldukça zor.

Kosta Rika’nın tropikal yağmur ormanları ve ulusal parkları 850’den fazla kuş türü, maymun, jaguar ve renkli kelebeklere ev sahipliği yapıyor. Bu muhteşem hayvanları doğal ortamlarında gözlemlemek mükemmel bir deneyim…

Vahşi doğaya dalıp büyülü plajların tadını çıkarmayı da ihmal etmeyin...

LİBYA

Büyük bir bölümü çöllerle kaplı ülkenin başkenti Trablusgarp, resmi dili Arapça, para birimi ise Libya dinarı…

Düz bir şehir olan Trablusgarp’ın sur içindeki bölümü tarihi eserlere ev sahipliği yapıyor.

Tüm sahil şeridini görebileceğiniz panoramik bir manzara için Şaap Camii civarına ya da Türkiye

Büyükelçiliği ile Mehmet Paşa Camii’nin bulunduğu semte gidebilirsiniz.

Devlet binası olarak kullanılan Osmanlı Kışlası’nın taş kapıları oldukça büyüleyici. Üzerindeki Osmanlı kabartmaları özenle korunmuş. Şehrin ortasındaki Turgut Reis Külliyesi, Osmanlı mimarisi ile yapılmış. İçerisindeki cami ve hamam aktif durumda isterseniz kullanabilirsiniz, Turgut Reis’in türbesi ve mezarlık bölümlerini ziyaret edebilirsiniz.

Trablusgarp genel anlamda ucuz bir şehir.
LÜBNAN

Başkenti Beyrut olan Lübnan’ın resmi dili Arapça para birimi ise Lübnan poundu…
Tarihi bir şehir olan Palmyra’da Sütunlu Cadde’yi, Roma Antik Tiyatrosu, Antik Kule Mezarlar, kale, Bel Mabedi ve Palmyra Müzesi’ni mutlaka görmelisiniz.

Başkent Beyrut’un tamamını ve Akdeniz’i tepeden seyretmek isterseniz teleferikle El-Harisa (Hz.Meryem Ana) Dağına çıkabilirsiniz… Daha sonra Güvercinlik Kayalıkları adı verilen meşhur kayalıkları görmek için şehre inebilirsiniz. Güvercin Kayalıkları gezisinden sonra dünyanın 3. büyük doğal mağarası dünya harikaları arasında sayılabilecek Jeitta Mağarası’nı görebilirsiniz.
MAKAU ÖZEL İDARE BÖLGESİ

Çin’in güney kıyısında bulunan Makau Özel İdare Bölgesi Hong Kong’un da batısında yer alıyor.
Çince ve Portekizce dillerinin egemen olduğu ülkenin başkenti Macao City para birimi ise pataca…



4 Şubat 2012 Cumartesi

YILDIZ OLMAK İSTEYEN BEŞ GENCİN HİKAYESİ: SÜPERNOVA



Murat Daltaban önderliğindeki Tiyatro Dot, yeni oyunları Beautiful Burnout / Süpernova ile G-Mall’da açtıkları yeni salonda tiyatroseverlerle buluşuyor.

Bryony Lavery'nin kaleme aldığı, yönetmenliğini Daltaban’ın yaptığı, Süpernova’nın kadrosunda; genç kızların yeni gözdesi Hakan Kurtaş, Cemil Büyükdöğerli, Tuğrul Türek, Pınar Töre, Emre Yetim, Ünal Silver ve Berrak Kuş yer alıyor.

Oyuncular, sahneyi ringe çeviren Süpernova için tam 1 buçuk yıl Veysel Karani Demircioğlu’ndan boks eğitimi aldı. Süpernova’nın dans ve koreografi çalışmaları ise 8 ay sürdü. Anlayacağınız uzun bir çalışmanın ürünü Süpernova.

İzleme fırsatı bulursanız siz de göreceksiniz, oyuncular aldıkları eğitimin hakkını sonuna kadar veriyor. Oyun boyunca antrenmanda olan oyuncularımız; ip atlıyor, şınav çekiyor, kavga ediyor, hayata ve birbirlerine küfürler yağdırıyor haliyle de ter içinde kalıyor. Özellikle dört erkek arasında eğitim alan kadın bir boksörü canlandıran ve saç tarzı, dövmeleri  ve küfürleriyle rolüyle bütünleşen Pınar Töre’nin performansı göz dolduruyor.

Süpernova; diğer yaşıtlarına ayak uyduramayan bir grup gencin kendini ispatlayabilmek verdikleri yıldız olma savaşını anlatıyor.

Beautiful Burnout / Süpernova, Şubat ayı boyunca her Çarşamba, Perşembe, Cuma ve Cumartesi  Maçka G-Mall’da sahnelenecek.

2 Şubat 2012 Perşembe

KEREM’İN SESİ DE FENA DEĞİLMİŞ HANİ!!!



Bilirsiniz, Efes Pilsen basketbol takımının adı Anadolu Efes olarak değiştirildi. Biraz bu değişiklikten taraftarlı haberdar etmek, biraz da onlara teşekkür etmek için bir klip hazırlandı.

Anadolu Efes’in oyun kurucusu Kerem Tunçeri, geçti mikrofon başına ve kendi sesiyle ‘Duman’ın ‘Senden Daha Güzel’ şarkısını söylemeye başladı. Davulda Cenk Akyol, gitarda Sasha Vujacic, Tarence Kinsey ve Sinan Güler…

Anadolu Efes kızları olmadan olur mu? Onlar da danslarıyla yer aldı, içimizi kıpır kıpır eden bu keyifli klipte.

Dinlerken, ‘Kerem mi gerçekten bu’ demekten kendini alamasan da başlıyorsun eşlik etmeye…

İŞTE ANADOLU EFES’İN TARAFTARA TEŞEKKÜRÜ….

CAM BİR KAFESE KAPATILMIŞ BEŞ SERİ KATİLİN HİKAYESİ….

Pragma; ‘Kuzey ve Güney’ dizisinin başarılı oyuncusu Buğra Gülsoy’un yazıp, yönettiği tüm bunlarla yetinmeyip bir de oyuncu kadrosunda yer aldığı çarpıcı bir tiyatro oyunu…

Gerçek cam bir kutunun içinde sahnelenen oyunda Gülsoy’a; Serhat Teoman, Mert Öner ve Emre Erkan eşlik ediyor.

Ted Bundy, Richard Ramirez, Andrei Chikatilo, Albert Fish ve Charles Manson birçoğumuzun adını duyduğu dünyaca ünlü beş seri katil…

Gürsoy, hikâyesinde bu beş acımasız katili deney için cam hücreye kapattı. Oyunda biri eğitimli, biri ölü, biri yamyam, biri iktidarsız, biri şeytana tapan beş katilin doğal halleri, çaresizlikleri ve sabırlarının taştıkları anlara tanıklık edeceksiniz.

Korku filmi tadındaki gerilim yüklü oyunu izlerken, kanınızın çekildiğini ve içinizin ürperdiğini hissedeceksiniz.

27 Mart’a kadar Garajistanbul’da sahnelenecek oyunda, +13 yaş sınırı olduğunu söylemeyi borç bilirim.

KARLAR DÜŞER DÜŞER MUTLU OLURUM AMA…

Sizi bilmem ama ben lahana gibi kat kat giyinip soğukta gezmeye bayılırım. Yağmuru çok severim karla da aram fena değildir.

Pazartesi sabahı pencerenin önünden geçerken gördüğüm manzara ya inanamadım. Pazar gecesi uyumadan önce hafif yağan karın ertesi gün tutacağını nerden bilebilirdim…

Karşısında duran bembeyaz tabloya bakarken insanın içi huzur doluyor…

Lahana tadında giyindim çıktım evden. Ayak bileklerime kadar kara gömüldüm, merdivenin son basamağında…

Pofur pofur ezdim, pofuduk beyaz bulutları, bol bol fotoğraf da çektim tabi, bunun için evden erken çıkmıştım.

Bu muhteşem doğa olayına veda edip servise bindim ve birçoğunuzun yaşadığı trafik girdabına ve iş yoğunluğuna ben de girdim.

Evde, camın önünde oturup sütlü Türk kahvemi höpürdetmeyi tercih ederdim ya neyse…

1 Şubat 2012 Çarşamba

KARA SEVDA, KARA SEVDA SENİ BİZDEN KİM AYIRABİLİR Kİ

Koca koca yüzükleri, upuzun saçları ile çocukluğumun kahramanlarındandı Barış Abi…

Bugün 1 Şubat yani Barış Abi’mizin ölüm yıldönümü. O öldüğünde ben 13 yaşındaydım o kadar üzülmüş ve ağlamıştım ki ailemden birini kaybetmiş gibi hissediyordum.

Sadece ben değil, bütün yaşıtlarım böyle hissetmiştir eminim. Çünkü Barış Manço ile büyüdük bizler.

İlk onula yurtdışına çıktım mesela ben, Japonlarla tanıştırdı beni/bizleri, 7’den 70’e herkesi ekrana bağlayan programı ile.

Barış Abi aramızdan ayrılalı tam 13 yıl oldu. Ama ben her aşık olduğum da

“…Kara sevda, kara sevda dedikleri daha ne olabilir ki
Kara sevda, kara sevda seni benden kim ayırabilir ki…” diye bağırmayı ihmal etmiyorum.

Ama Barış Abi’yi selam göndermek için bu güne en çok yakışacağını düşündüğüm şarkı, benim de çok sevdiğim, “Anlıyorsun değil mi” olacak….

“…Hava ayaz mı, ayaz
Ellerim ceplerimde, bir türkü tutturmuşum
Duyuyorsun değil mi…”

SEMPATİK BİR GÜLÜŞ EŞLİĞİNDE BUYURUN 1920’LERE…

Artist, son zamanlarda adından sıkça söz ettiren bir film… Hollywood’un sessiz filmlerden sesliye geçişin yaşandığı döneme ait yapımlar tadındaki Artist, bizi 2012’den 1920’lere keyifli bir yolculuğa çıkarıyor…

Müzikal, komedi türündeki film oldukça keyifli… 40 yaşlarında bir aktörün hazin hikayesini ele alan Artist’i kuşkusuz başrol oyuncularından Jean Dujardin sırtlıyor.

Kendine hayran, ünlü aktör George Valentin’i canlandıran Dujardin, gülüşü ve sempatik tavırlarıyla sizi adeta oturduğunuz koltuktan çekip alıyor ve filmin içinde kaybolmanızı sağlıyor.

Başarılı performansı ile göz dolduran Dujardin, Cannes Film Festivali ve Altın Küre’den En İyi Erkek Oyuncu ödülüyle döndü. Şimdi ise gözü Oscar’da…

Yönetmen koltuğunda Fransız sinemacı Michel Hazanavicius’ın oturduğu Artist, Hazanavicius ve Dujardin’in ilk birlikte çalışmaları değil. İkili, 007 James Bond’un Fransız uyarlaması olan Ajan 117 serisinde de birlikte çalışmışlardı.

Hazanavicius ve Dujardin yakaladığı uyuma Bérénice Bejo da eklenince tadından yenmez bir film olmuş!!!

Yıl 2012 bu kadar imkan ve teknoloji varken neden siyah-beyaz ve sessiz film diye düşünmeyin, Artist’i mutlaka izleyin. Şimdiden iyi seyirler…

20 Ocak 2012 Cuma

ERDAL BAKKAL: SON BÖLÜMÜMÜZ OLACAK GALİBA"


Çay Erdal Bakkal’da içilir... Bu cümleyi duyduğunuzda aklınıza gelen kişi, Leyla ile Mecnun dizisinin fenomen isimlerinden Erdal Bakkal’a hayat veren Cengiz Bozkurt...

Kimi zaman kaypak, kimi zaman kılıbık, dizideki tabiriyle ‘yaban çakalı’ karakteriyle son zamanların en çok konuşulan ismi Bozkurt… Birçoğumuz, onu izleyicinin nefret ettiği Parmaklıklar Ardında dizisinin hain gardiyanı Ekrem karakteriyle tanıdı.

ODTÜ Fizik bölümünden terk, tiyatro kökenli bir oyuncu olan Bozkurt’un çocukluğu Anadolu’nu çeşitli şehirlerinde geçti. Üniversiteyi bırakıp gittiği Londra’da garsonluktan taksiciliğe kadar pek çok işte çalıştı. Bu kadar insanla iç içe yaşamanın sonucu olacak ki farklı karakterleri gözleme fırsatı buldu. Onun gözlemleri oyunculuk yeteneğiyle de birleşince Bozkurt için başarı kaçınılmaz oldu.


Kavşak filmindeki performansıyla Altın Portakal’da En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü kucaklayan Bozkurt, son dönemin iddialı yapımları; Vücut, Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi, Berlin Kaplanı gibi sinema filmlerinde de rol aldı.

Ekranda ve beyazperde gördüğümüz hain, fesat, ukala ve içten pazarlıklı hallerinin aksine karşımıza kahkahası eksik olmayan doğal ve samimi bir insan çıktı…

“BİR İLAN GÖRDÜM HAYATIM DEĞİŞTİ”

Cengiz Bozkurt kimdir, bize biraz anlatır mısınız?

Memur çocuğu olduğum için klasiktir ama ilkokul, ortaokul çağlarım Anadolu’nun çeşitli yerlerinde geçti. Lise, Ankara Atatürk Lisesi sonra ODTÜ Fizik’e girdim.

Bir gün ODTÜ’de bir ilan gördüm, tiyatro topluluğuna katılmak isteyenler için bir ilandı. Hani ‘bir kitap okudum hayatım değişti’ derler ya, ben de ‘bir ilan gördüm, peşinden gittim hayatım değişti’ diyebilirim.

1984–1990 yılları arasında hayatımın en güzel yıllarını o kampüste geçirdim. Belki de oradan aldığım cesaretle gittim İngiltere’ye.



Okulu bırakıp Londra’ya gitmeye nasıl karar verdiniz?

ODTÜ’de tiyatro şenliğini tekrar başlattık, yurtiçi ve yurtdışından gelen birçok tiyatro topluluğunu ağırlıyorduk. O kadar ağır bir yükün altında okula devam etmek mümkün değildi.

İkinci sınıfta fiziği bıraktım. Ve bir anda oyunculuk mesleğim oldu. Artık okuldan atılma aşaması gelince, Ankara dar geldi. Bu iş en iyi nerede yapılır diye düşündüm, İngiltere’ye karar verdim.

“20 YAŞINDA BİR KIZIM VAR”

Türkiye’de de oyunculuk eğitimi alabilirdiniz. Neden Londra?

Çünkü o sıra askerlik sorun olmaya başlamıştı. Okuldan atılacağım için askere gitmek zorunda kalacaktım. Bir an önce hayatıma yön vermem gerekiyordu, aynı zamanlarda da bir İngilizce öğretmeni ile birlikteydim. Ankara’da evlenip bir hafta içinde İngiltere’ye gittik.

Kızımın annesidir. 20 yaşında bir kızım var, o ilk evliliğimdi. 3,5 yıldır da ikinci eşim Hatice ile evliyiz.

İngiltere’de ilk yıllar zorluydu. Taksi şoförlüğünden bulaşıkçılığa, garsonluktan mahkeme tercümanlığına aklınıza gelebilecek her işi yaptım. Son dönemlerde orada faaliyet gösteren bir eğitim kurumu bünyesinde Türkçe tiyatro yapmaya başladık.

‘Türk’ diyip Kıbrıslı ve Kürtleri dışlamak istemiyorum, Türkçe konuşan topluma hizmet vermeye başladık. Türkçe tiyatronun yanı sıra 40 kişilik bir koromuz vardı, konserlere gidip şarkılar söylerdik.

Sonra, İngiltere’de tekrar üniversiteye girdim. Londra Üniversitesi’ne bağlı Goldsmiths Güzel Sanatlar Fakültesi’nde iletişim okudum. Girilmesi zor, ilginç, köklü bir sanat okuluydu. Çok keyifli yıllar geçirdim orada da.

LONDRA’DA TARİH YAZDIK

Okul bittikten sonra neler yaptınız?

Mehmet Ergin’in öncülüğünde 2000 yılında tiyatro kurduk. Türkçe konuşan toplumun yoğun olarak yaşadığı Dosten bölgesinde, iki katlı bir tekstil fabrikasını Arcola Theatre'a dönüştürdük.
Tarih yazdık gibi oldu, Londra’nın en çok konuşulan tiyatrolarındandık. Orada kalan arkadaşlarımız tiyatroyu devam ettiriyor, ben ve Mehmet yüzümüzü Türkiye’ye döndük.

Türkiye’ye neden döndünüz?

Benim Türkiye’ye dönme nedenim babamın rahatsızlığıydı. Babam kansere yakalanmıştı, son yılını birlikte geçirdik. O sırada arkadaşım Mehmet Ergen’e Kenterler Tiyatrosu’ndan bir oyun yönetmesi için teklif gelmişti.

Mehmet, “oyunda sen de oynayacaksın’ diye bana çok ısrar etti. Bir şekilde oyuna girdim. Kenter Tiyatrosu bizi bağrına bastı. Arkasından ben, Kumarbaz’ın Seçimi diye bir oyun çevirdim, yönettim.

Televizyona geçişiniz nasıl oldu?

Akbank Sanat’ta ‘Aşk Delisi’ adlı oyundaki Martin karakteriyle televizyon dünyasının ilgisini çektim. Oyunu izlemeye ayrı ayrı zamanlarda gelen senaristler Mahinur Ergün ve Ayhan Sonyürek, beni çok beğendiklerini ve bundan sonra yapacakları işlerde tavsiye edeceklerini söylediler. Böylece televizyona adım atmış oldum. Kırık Kanatlar, Seni Çok Özledim, Karagümrük Yanıyor, Ezo Gelin, Sevgili Dünürüm, Parmaklıklar Ardında gibi dizilerde rol aldım.

“ERDAL BAKKAL VE ÇIRAKLARI OLARAK CAN BONOMO’YA BAŞARILAR DİLERİZ”

Ve Onur Ünlü’nün yönettiği Leyla ile Mecnun.. Diziye nasıl dahil oldunuz?

Parmaklıklar Ardında dizisi için Sinop’ta çalışırken oyuncu koordinatörümüz Pınar Aktuğ, telefonuyla gittim görüştüm. 3-4 gün için de el sıkıştık. Ben de bakkal rolü, tek mekan dinlenirim biraz diye düşündüm. Ama hiç de öyle olmadı. Dizide sürekli hayallerin içindeyiz; uzaylara mı gitmedik, beyne mi girmedik, uçurumun yanında şarkı söyledik, Eurovision’a katıldık...

Eurovision’da sizce efsane olan Erdal Bakkal ve Çırakları mı, Can Bonomo mu daha başarılı olur? 

Eurovision şarkısı ilk önce senaryoda bir türküydü. Eurovision şarkısının çekileceği günden bir gün önce Ali Atay'a (Mecnun), “40 dilde ‘merhaba’ diyen Eurovision şarkıları vardır ya, öyle bir şey yapsak” dedim. O da fikri beğenip Osman Sonant (Yavuz) ile konuştu. Bu arada  Şarkımızı besteleyen de Osman Sonant’tır.

Ertesi gün bu beste ile geldi Osman, bir buçuk saat içinde çalıştık, ezberledik ve ortaya böyle bir şey çıktı. Bir anda Twitter’da, Facebook’ta dolaşmaya başladı.

Valla ben Can Bonomo’yu bilmiyordum açıkçası, aday olduktan sonra birkaç televizyon programına katıldı. Sesi farklı, bence başarılı bir tercih olmuş. Can Bonomo’ya başarılar dileriz, Erdal Bakkal ve Çırakları olarak.

“AKBİLLİ OYUNCULARDANIM”

Sosyal medyanın inanılmaz bir etkisi oldu sanırım sizin dizinin üstünde…

Bizim işin sırrı biraz da bu galiba. Sosyal medya aracılığıyla ağızdan ağza, kulaktan kulağa seyircimiz büyüttü bu işi. Biz gülmeyi çok seviyoruz, her şeyin içinde bir mizah olduğunu düşünüyoruz, seyircimiz de öyle galiba. Bu kadar acı ve kötü haberin arasında, insanların yüzüne tebessüm kondurabiliyorsak ne mutlu bize…

Aldığımız geri dönüşler arasında depresyondan çıktığını, antidepresan hap gibi olduğumuzu söyleyenler oldu. “Moralin bozuksa 16. bölümü izle” gibi tweet’ler de bizi çok mutlu ediyor.

Genelde sizi kötü / sinir bozucu karakterlerde gördük. Aslında ben de karşıma huysuz, biri çıkacak diye bekliyordum. Ama gayet sıcakkanlı birisiniz. Sürekli bu tür rollerde oynamanızı neye bağlıyorsunuz?

(Kahkahayı patlatıyor) Bilmiyorum bende mi bir şey var. Bu tür çakal, tilki, kendini uyanık sanan tipleri oynamayı seviyorum. Kötü karakterlerin verimli bir tarafı var, herkes iyi olabilir. Ama iyi olmak renksiz, bir süre sonra sıkıcı olabilir.

Her şeye rağmen izleyici sizi yine de çok seviyor…

Bizim insanımızı çok iyi biliyorum çünkü içlerinde yaşıyorum. Ben ‘Akbilli Oyunculardanım’; otobüse, dolmuşa, vapura biniyorum. İnsanların içinde olduğunuzda neyi beğenip beğenmediğini, neye nasıl tepki gösterdiklerini gözlemleyebiliyorsunuz. Zaten oynadığım karakterlerin benzerlerini kendi çevrelerinde de gördükleri için, çok sıcak ve yakın gelmeye başlıyor.

“KAYBEDEN ERKEKLERİN SESİYİZ”

Onur Ünlü sette doğaçlamalar yapmaya izin veriyor mu? Sanki izlediğimiz her şey senaryoda yok da siz de bir şeyler katıyormuşsunuz gibi hissediyoruz biz Leyla ile Mecnun severler… 

Evet, tabiî ki var. Özellikle Mecnun karakterini oynayan Ali Atay’ın, Leyla ile Mecnun dilinin oluşmasında katkısı büyük; hacılar, hafızlar, devrik cümleler bunlar hep onun buluşu.

Serkan Keskin (İsmail Abi) karakteri inanılmaz bir yolculuğa çıkardı. Bu yönetmen, senarist ve oyuncu üçgeninin harmanlayarak ortaya çıkardığı bir ürün…

Seyircimize de bize sahip çıktığı için teşekkür ediyoruz. Kaybeden erkeklerin sesi olduğumuza inanıyoruz. Dizimizin birçok erkeğin kendisinin bile fark edemediği duygusal noktalara götürdüğünü düşünüyoruz. Çünkü erkekler de duygusaldır hem de sapına kadar.

“BEN KENDİME YER AÇARIM BU DİZİDE”

Dizi ilk başladığında sizin çok fazla rolünüz yoktu. Ama daha sonra dizi sürekli Erdal Bakkal’da geçiyormuş gibi oldu. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Diziyi, 18 Aralık 2010’da bakkalda benimle çekmeye başladık. Birinci bölümü çektik, set günüm iki gün sürdü ve Onur’a hayırlı olsun demeye gittim, “İşin bitti mi, bu kadar az mıydı senin” dedi. “Bitti, bu kadarmış” dedim.

 “Parmaklıklar Ardında’da böyle olmuştu, sonradan fazlalaşır” dedim. Kendimi övmek gibi olmasın ama güveniyorum kendime oyunculuk açısından, işe de çok güvendim. Senaryoyu alıp okuduğumda çok gülmüştüm, “ben kendime yer açarım burada” demiştim. Erdal Bakkal zincirlerine yürürüz diye de düşünmüştüm… (Kahkahalar havada uçuşuyor)

“SON BÖLÜMÜMÜZ OLACAK GALİBA”

Elektrik faturalarında yer alan ‘TRT payı’ eleştirinize gelelim. Böyle bir sahnenin, senaryoda yer alacağından TRT’nin haberi var mıydı?

Evet, vardı.

Bu TRT’nin yayın anlayışının iyi yönde farklılaştığını gösterir mi sizce?

Valla o kadar iyi bilemiyorum. Ama TRT yönetimi bu konuda birçoklarının beklemeyeceği derecede bir olgunluk gösterdi ve izin verdi. Senaryoyu okumuşlardı, çekildikten sonra da izlediler. Herhangi bir müdahale ile karşılaşmadık.

Biz, biraz çekindik açıkçası. Birkaç kez ben, Onur’a “eceli gelen köpek ne yaparmış biliyor musun…” dedim. Son bölümümüz olacak galiba diye ekledim. Onur da, ben de güldük “artık ne olursa, hayırlısı” dedik.

Peki dizide fenomen olan bir cümle var “Çaylar Erdal Bakkal’da içilir”. Gerçek hayatta da güzel çay demler misiniz?

Evde genelde hafta sonları kahvaltı hazırlıyorum, çay da demliyorum. Ama sallama çay olduğu için orada pekiyi bir şey beklememek lazım…

“KOMEDYENLER CİDDİYE ALINMIYOR”

Şimdi dizi bir kenara bırakalım ve sinemaya gelelim. En son henüz vizyona girmeyen Mustafa Nuri’nin Vücut filmde rol aldınız. Oradaki karakterinizden biraz bahseder misiniz?

Vücut benim çok ilginçtir; hiç güldürmeden oynadığım, tek ciddi karakterdir ve ben bu rolle Altın Portakal aldım. Buradan şu sonucu çıkarıyoruz. Komedyenler ciddiye alınmıyor, bu gerçekten komedyenler için bir yaradır.

Aslında insan güldürmek hayatın en zor işidir. Ama gel gör ki jürilere, bir grup ‘elit’ kesime bunu beğendiremiyorsunuz. Bu sadece bizim ülkemiz için geçerli değil, dünyanın her yerinde komedyenlerin böyle bir makus tarihi var. Onların ödülü halk, beğenilmesi gülmesi…



“TİYATROCULAR ARKALİK YARATIKLAR GİBİ GÖRÜLÜYOR”

Dizi ve film setleri derken bu sezon oldukça yoğunsunuz. Bunun yanında bir de tiyatroya nasıl zaman ayırıyorsunuz?

Evet, bu yıl pek çok sinema projesinde yer aldım.Celal Tan ve Ailesi’nde yardımcımı oynayan Engin Hepileri, çekimler sırasında ‘Bulanık’ isimli bir tiyatro oyunu için hazırlandıklarını söyledi ve ‘yer almak ister misin’ diye sordu.

İki yıl Sinop’ta kaldığım için tiyatroya ara vermiştim, kabul ettim. Pazartesi ve Salı günleri Tiyatro 02 ile oynuyorduk. Yeni yılla birlikte sadece Pazartesi günleri oynamaya başladık.

Bu yoğunlukta nasıl gidiyor bilmiyorum ama gidiyor işte.

Aslında tiyatroların güç kaybettiği hep söylenir. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda tiyatro; sinema ve televizyona yeniliyor mu?

Sorun burada sadece seyircide değil, tiyatro camiasında büyük kabahat var. Türkiye’de oyun yazarı çıkmıyor, yazar çıkmayınca da dışarıda akan hayatla sahne arasındaki yarık bir türlü kapanmıyor. 40 yıl önce çevrilmiş oyunlar, roman ve şiir uyarlamalarıyla idare edilen bir sistem var. Bu da seyircinin, tiyatrocuları arkaik yaratıklar gibi görmesine neden oluyor.